Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: Bütçemizde deprem için 1 trilyon 28 milyar lira para ayırdık Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: Bütçemizde deprem için 1 trilyon 28 milyar lira para ayırdık


Atatürkçü Düşünce Derneği Şube Başkanı Avukat Ayla Varan, Dernek Genel Merkezi tarafından yayınlanan açıklamayı paylaştı.
Rusya Federasyonu’nun 24 Şubat 2022 sabahından itibaren Ukrayna’nın stratejik bölgelerini vurmaya başlamasına dair yapılan açıklamada “Türkiye ne ABD, ne Rus emperyalizminin yanında olamaz, olmamalıdır” vurgusu yapıldı.
Basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı: “Rusya Federasyonu’nu çevreleyen yeni NATO üslerinin varlığı, NATO’nun doğuya genişleme stratejisini sürdürmesi ve bu bağlamda Ukrayna’nın da NATO’ya alınmak istenmesi Batı tahriklerini en üst noktaya taşımış, Rusya Federasyonu’nun ciddi güvenlik endişesi duymasına yol açmış, 2014 yılında Rusya tarafından ilhak edilen Kırım’dan sonra, bu kez Ukrayna’nın Rusya sınırındaki stratejik bölgeleri Luhansk ve Donetsk – ulusların kendi yazgılarını belirleme haklarının kabul edildiği İkiz BM Sözleşmelerinin, bağlı olunan devletten ayrılmada halk oylamasının ülke genelinde yapılmasını zorunlu kıldığını umursamadan – bağımsızlıklarını ilan etmişler ve hemen Rusya ile diğer bazı ülkelerce tanınmışlardır ki, bunun uluslararası hukuka aykırı olduğu açıktır. Hal bu iken; Bağımsız (!) Luhansk ve Donetsk Cumhuriyetleri’nin yardım istedikleri gerekçesiyle Rusya Federasyonu 24 Şubat 2022 sabahından itibaren Ukrayna’nın stratejik bölgelerini vurmaya başlamıştır. ABD Başkanı’nın buna yanıtı, sadece ekonomik yaptırımlar ve bankacılık sisteminin hedef alınacağı gibi komik ve işe yaramaz söylemler olurken, Rus saldırısı başlamadan önceki en ilginç gelişme ise; ABD, Japonya ve İngiltere ile NATO ve AB ülkelerinin, Rusya’ya yönelik kof tehditler dışında kıllarını kıpırdatmamaları, Ukrayna’ya askeri yardım yapmayacaklarını, Rusya ile savaşmayacaklarını açıklamaları, yani uzun süredir kışkırttıkları Zelenski yönetimindeki Ukrayna’yı yalnız bırakmaları olmuştur.
Nitekim ortaya çıkan savaş hali, 20 Temmuz 1936’da Mustafa Kemal Atatürk’ün büyük öngörü ve diplomatik ustalıkla 10 ülkeyi (Türkiye, İngiltere, Sovyetler Birliği, Fransa, Avustralya, Japonya, Bulgaristan, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya) masaya oturtarak imzalattığı Montrö Boğazlar Sözleşmesi kapsamındadır ve Karadeniz’e kıyısı olmayan ülkeler bu barış denizine savaş gemisi sokamayacaklardır. Bu sözleşme ile Büyük Atatürk 86 yıl önceden bölgede gelişebilecek büyük bir savaşı, belki de 3. Dünya Savaşını önleme başarısı göstererek dehasını bu konuda da ortaya koymuş, Montrö’yü her fırsatta küçümseyenleri mahcup etmiştir.
Keza, Atatürk’ün emperyalistleri bölgeye yaklaştırmamak için komşularımızla imzaladığı 9 Şubat 1934 tarihli – Türkiye, Yugoslavya, Yunanistan ve Romanya arasındaki – Balkan Antantı ve 8 Temmuz 1937 tarihli – Türkiye, İran, Irak ve Afganistan arasındaki – Sadabat Paktı’nın ne kadar önemli antlaşmalar olduğu da – 2. Dünya Savaşından sonra- son 30 yılda yaşananlarla da defalarca ortaya çıkmıştır. Kurtardığı vatan, kurduğu Cumhuriyet, yarattığı çağdaş ülke yanında, adeta bir kâhin gibi geleceği görerek, Dünyanın 2. Paylaşım Savaşına koştuğu günlerde imzalanmasını sağladığı bu 3 antlaşma ile ülkesini (ve bölgesini) korkunç felaketlerden koruyan, tartışmasız bütün dünyanın saygı ve hayranlık duyduğu böyle büyük bir DEVLET ADAMI ve DAHİ’ye kendi ülkesinde kimilerince AYYAŞ denebilmiş olması, ilke, devrim ve eserlerinin yok edilmeye çalışılması ne büyük talihsizlik, ne ürkütücü aymazlık, ne tarifsiz acıdır!
Türkiye ne ABD, ne Rus emperyalizminin yanında olamaz, olmamalıdır. TBMM duruma el koymalı, aktif tarafsızlık politikası uygulanmalıdır.”
Gürkan Kavasoğlu

Editör: Haber Merkezi