Restoranda çıkan yangın söndürüldü Restoranda çıkan yangın söndürüldü

AÇÜ, Dr. Öğretim Üyesi Erkan Biçici, binaların deprem yönetmeliğine göre yapılmasının önemine değindi Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve Türkiye’nin birçok ilinde hissedilen 7.7 şiddetindeki deprem sonrası herkesin gözü binaların dayanıklılığı konusuna çevrildi. Artvin Çoruh Üniversitesi(AÇÜ) Sanat ve Tasarım Fakültesi, Mimarlik bölümü, Dr. Öğretim Üyesi Erkan Biçici, 2019’da yürürlüğe giren deprem yönetmeliğine göre yapılan binaların önemine dair bilgi verdi. Deprem bölgesinde yer alan ülkemizin en az hasarla kurtulabilmesi için binaların önemli olduğunu belirtti. Biçici, binaların depremden az hasarla kurtulabilmesi için deprem yönetmeliğinin önemli olduğundan bahsetti. “Kolonlar Sağlamsa Hayat Üçgeni alanı Oluşuyor” Deprem anında az hasar almak için kolonun önemli olduğunu hatırlatan Biçici, “Deprem anında çök kapan tutun bu önemli bir hayat kurtarıcı etken kolonların yanlarında olursa kolonlar sağlamsa hayat üçgeni dediğimiz bir alan oluşuyor. Yüksek şiddetli depremlerde yap yıkılsın ama insanlar öldürmesin diyoruz ya bunun için diyoruz. Yapı yıkılsın ama bazı hayat üçgenleri oluştursun müdahale edebilecek kadar insanlar hayatını koruyabilsin diyoruz.” Diye konuştu. 1971 yılında yaşanan depremden sonra bina yapımında farklı yöntemler benimsendiğinden bahseden Biçici“Dünya tarihinde 1971 yılında San Fernando depremi ile birlikte inşaat mühendislerinin yapı tasarımı noktasında gelişmelerin yaşandı. Bu deprem inşaat mühendislerinde birçok konuda fikir açıcı yöntemleri değiştirici bir etki yapmıştır. Bundan önce biz yapılarda kolonları yer çekimine göre tasarlıyorduk. Fakat deprem yandan itme etkisi oluşturuyor ve bu kolonlar yandan gelen itme etkisine karşı zayıf kalıyor. 1971 yılından sonra bu etki göz önüne alınarak tasarlanmaya başlandı betonarme yapılar.” Dedi. “Kolonlar Kirişlerden Daha Güçlü Olmalıdır” Türkiye’nin tamamen deprem bölgesi olduğunu hatırlatan Biçici, Deprem yönetmeliğine göre tasarlanan binalarda kolonların güçlendirilmesine önem verildiğini aktararak “Bu yönetmeliğe göre bir yapıyı tasarlarken 3 sınıfta tasarlıyoruz. Küçük şiddetli depremlerde taşıyıcı olmayan elemanlar; duvar, kapı çerçeve hasar alabilir ama taşıyıcı hasar olmasın isteriz. Orta şiddetteki depremde taşıyıcı sistem hasar alsa da yıkılmasın veya onarılabilsin. Yüksek şiddetli depremlerde ise yapı hasar alacak onu engelleyemeyiz. Burada önemli olan ya tamamen yıkılmasın ya da sünek davransın. Yani elastik davranarak yıkılırken tahliyeye izin versin şeklinde tasarlarız. Bu deprem yönetmeliğinin 3 aşamalı tasarım prensiplerindendir. Buradaki kilit nokta şu: yapının birden çökmesi yerine yavaş yavaş çökmesini isteriz ki tahliyeyi olanaklı kılsın. Kolonlar yapının kendi ağırlığını taşıyacak şekilde tasarlanıyor. O zaman şöyle durum ortaya çıkıyor: güçlü kiriş zayıf kolon kirişlerin yanında kolon zayıf kalıyor. Bu ise yapının aniden çökmesine sebebiyet veriyor. Yönetmelik ise bu durumun tam tersini veriyor kolonlar kirişlerden daha güçlü olmalıdır. Kirişler yatay taşıyıcı elemanlardır. Kirişlerde çökme oluşsa sadece yapının o katı etkilenir tamamında bir etki görülmez. Ama herhangi bir kolonun çökmesi yapının taşıyıcı sistemini etkiler. Bu yüklerin dağıtılması lazım. O zaman diğer taşıyıcı elemanlara haddinden daha fazla yük dağılır bu da yapının yavaş yavaş çökmesine sebebiyet verir. Depremden etkilenen binaların fotoğraflarına baktığımız zaman kirişler olduğu gibi duruyor yapı tamamen çökmüş yani yapının kolonları zayıfmış. Kolonlardaki zayıflık bu yıkımların sebeplerinden olduğu görülüyor. İnsanların evlerinin depreme dayanıklı olup olmadığını anlaması mümkün değildir bunun için tetkikler gerekiyor. Bina 2019 yılından sonra veya 1999 depreminden sonra yapılmışsa bazı durumları sağlar. Bizim ülkemiz deprem bölgesi ve bu yönetmeliğin hafifletilmeden uygulanması gerekiyor. Yeni yapılarda bu yönetmelik takip ediliyor yoksa ruhsat alamazlar” dedi. Hatice Diler

Editör: Haber Merkezi