Emine OCAKÇI

Kadın üretici Hülya Dokur, üretimin önemine değindi. Üretim olan yerde geçim sıkıntısının olmayacağına vurgu yapan Dokur, köy halkında bankacılık sisteminin yaygın olmadığı zamanlarda vatandaşın nakit ihtiyacını birbirinden karşıladığını belirterek, birlik beraberliğin daha sıkı olduğunu aktardı.

Köyde ileri gelen kişilerin vatandaşın nakit ihtiyacını karşıladığını dile getiren Dokur, “Üretmek bir insanın geleceğidir. Yıllar önce bizim her evde üreten dedelerimiz, amcalarımız vardı. Eski insanların içerisinde varlıklı zengin her evin her köyün bir ağası vardı. Ağa dediğimiz kişi de varlık içerisinde üreten kişi oluyordu. Eski insanların bankaya borcu olmuyordu insanlar bankaya ne para yatırmak için ne de para çekmek için gitmiyordu. Çünkü o zamanlar bankalar insanların komşularıydı. Köydeki insanlar çocuğunu evlendireceği zaman, askere göndereceği zaman ya da ameliyat ettireceği zaman bankaları Ali amca, Eşref amca, Mehmet amcaydı onların kapısına giderlerdi. Onlardan borç para alırlardı işlerini görürlerdi ve sonra getirip parayı teslim ederlerdi. Ne zaman ki köydeki herkes şehre gelmeye çocukların hepsini avukat doktor etmeye çalıştılar o zaman bu gelenek bozuldu.” dedi.

İnsanlar şehirlerde üretim yapamadığı için kredi kartları ile borçlar edindiklerini belirten Dokur, “Bizim zamanımızdaki çocuklar babaların, amcalarının işini yapıp köydeki işlere heveslenip hayvancılık yapmak isterken sonraki nesiller öğretmen, doktor, avukat olmak istediler. Aileler sonrasını düşünmediler çocuklarımız okusunlar devlet kapısında işleri olsun düzenli maaşları olsun diye çocuklarını şehre yönlendirdiler. Şehirlere gelen her çocuk kendi başına iş yapamayacağı için ailesi de peşinden gitti. Köyler ne oldu? Yavaş yavaş boşaldı. Köydeki üretimlerin ne kadar bereketli olduğunu insanlar unuttu. Köyleri bıraktıkları zaman köylerden gelen rızıklar da süt, yoğurt, yağ onlar da kesildi. Eskiden yazıları şehirlere gelen insanlar kışlığını köyde yapıp götürürmüş ama şimdi köylerde de kimse kalmadığı için kışlığını yapıp götüreceği bir teyzeleri anneleri de yok. Şimdi insanlar bir boşluğa düştü hepsinin kredi kartları, borçları oldu. İnsanlar mutsuz olmaya başladı. Ne zaman ki tekrar köylere dönmeye başlarız her aileden bir kişi iki kişi köye yerleşip çocuklarımıza bunu sevdiririz o zaman bolluk bereket olur. Başka ülkelerin ithal ürünlerine de ihtiyacımız kalmaz kendimiz çalışırız, kendimiz üretiriz, kendimiz yeriz.” diye konuştu.

6 Yıldır Adalet Arıyor 6 Yıldır Adalet Arıyor

Köye dönerek üretim zincirinin bir parçası olmanın önemine vurgu yapan Dokur, “Başka ülkelerin ürünlerine katma değer katana kadar kendi ürünlerimize komşularımızın ürünlerine değer katarız.eskşden okullarda tarım dersi, ağaç işleme ve dikiş nakış dersleri vardı. Tarım dersinde fidan dikerdik. Okul bahçelerinde ürün üretirdik. Hepimiz köy çocuğu olduğumuz için bu işleri bilirdik elimizden de gelirdi ne zaman tarım derslerini el işleri dersini kaldırdılar orun başladı. Bütün bu el işleri, örgü dersleri sanattı. Köydekilerin işlerini görecek olan zanaatkarlar oluşurdu demirci olurdu. Şimdi köylerde okul yok, üretim bitti yaşlar tek başlarına kalamıyorlar kalsalar da tek başlarına yapamıyor. Büyüklerle birlikte hepimiz bir zincir halkasıydık o zincir kırıldığı için üretim de yetmez, maaş da yetmez. Benim babam emekli olduğu zaman köyüne gelip de yatmadı. Arıcılık, büyükbaş hayvancılık, küçükbaş hayvancılık yaptığı çiftçilik yaptığı milletin arazisini kiraladı koyun sakladı. O zamanlar bereketliydi teneke teneke kavurmasını, balını, ekmeğimiz olurdu sofranızdan bunlar eksik olmazdı. Şimdi pazarda 120 liradan aşağı peynir yok, 200 liradan aşağıya yağ yok, 70 liradan aşağı zeytin yok. Vatandaş ne alacağını şaşırıyor tekrar evine eli boş dönüyor. Bunun tek çözümü topakları değerlendirip köye dönmektir.” şeklinde konuştu.

Editör: Editör Masası