Kadınlar günü nedeniyle Hopalı kadınlar ile bir araya gelerek yürüyüş yapan Kemalpaşalı kadınlar, depremin ve kadın cinayetlerinin kader olmadığını duyurmak için basın açıklaması yaptı.

Hopa Cumhuriyet Meydanında ranta kurban giden yurttaşları anan kadınlar depremden etkilenen hemcinsleri için yürüyüş yaptı.

Kadınlar adına basın açıklamasını okuyan İlkay Yılmaz, “1857’de New York’ta dokuma işçisi kadınlar daha iyi çalışma koşulları için greve çıktı. Grevde polis kadınları fabrikaya kilitledi ve bu nedenle çıkan yangında 129 kadın işçi yakılarak katledildi. Kadınların direnişi 166 yıl sonra burada, ülkemizde ve tüm dünyada sürüyor. Kadınlar bugünde iktidarın kadın düşmanı politikalarına, nefret söylemlerine, ayrımcılığına karşı direniyor! Kadınları eve hapsetmek isteyen, başta İstanbul Sözleşmesi olmak üzere kadınları koruyan yasaları gasp eden, nafaka hakkına göz diken, LGBTİ+lara karşı nefreti körükleyen ataerkil zihniyete karşı hayatlarımızı savunuyoruz! Haklarımız ve hayatlarımız için mücadele ediyoruz” dedi.

Depremde hayatını kaybeden canların sorumlularını istifaya çağıran Yılmaz, “Türkiye’nin 11 kentini vuran ve 50 bine yakın yurttaşın can verdiği depremin gölgesinde 8 Mart’ı gerçekleştiriyoruz. Depremin üçüncü günü deprem bölgesinde cumhurbaşkanı “Olanlar hep oldu, bunlar kader planının içinde olan şeyler.” dedi. Yaşadığımız kader planı değil rant düzenidir! Deprem ülkesi olan ülkemizde şehirler hep rant, yolsuzluk, rüşvet çarkı üzerinden inşa edildi. Tek adam rejiminin hantallaştırdığı devlet aygıtı depreme çok geç müdahale etti, yardım sağlama görevi olan Kızılay AHBAP’a çadır sattı. Ülkenin başına gelen bu felaketin sorumlusu önlem almayan, göz yuman, rant uğruna insan hayatını hiçe sayan iktidar ve yandaşlarıdır! Yaşanan ölümlerin ve yıkımın sorumluların derhal istifa etmelidir.” diye konuştu.

İktidarı kadın cinayetlerinin sorumlusu olduğunu ifade eden Yılmaz, “Geçtiğimiz bir ayda gördük ki depremin en yıkıcı etkilerini kadınlar ve çocuklar yaşıyor. Kadınlar kalacak yer bulamıyor; soğuk, açlık, güvenlik gibi sorunlarla mücadele etmek zorunda bırakılıyor. Zaten yoksullukla mücadele eden kadınlar deprem sonrasında iyice mülksüzleşip, yoksullaştı. Deprem bölgesinde yemek yapmak, soba kurmak, çocuk bakmak gibi işler depremzede kadınların sırtına yükleniyor. Deprem sonrası artan hijyen sorunlarıyla birlikte kadınların bakım emeği yükü katlandı, ped ve hijyen ürünlerine olan ihtiyaçları arttı. Kadınlar tuvalet, duş gibi alanlarının uzakta olması, geceleri buraların güvenli olmaması sebebiyle yıkılma riskli evlerinde bu ihtiyaçlarını gidermeye çalışıyor. Tuvalet ve duş gibi alanlarda kadınlar her an tacize, tecavüze, şiddete uğrama korkusu yaşıyor. Yine çadırların kilitlenememesi ve güvenli alan eksikliği nedeniyle kadınların, LGBTİ+ların ve çocuklar tedirginlik içinde yaşıyor. Kadınlara güvenli alan sağlayamayan iktidar, kadına yönelik şiddetin ve cinayetlerin sorumlusudur.” şeklinde konuştu.

“Yaşadığımız bu felakette din tüccarları sahne alarak halkın öfkesini kaderle, dinle baskılamaya çalışıyorlar.” diyen Yılmaz, açıklamasında şunları da kaydetti: “Bölgede çadır yokken mescit konteynerleri, çocuklar için kuran kursu çadırları gönderenler “manevi rehberler” ve din görevleri ile halkı kaderciliğe çağırma peşinde. Enkaz altında binlerce insan varken tüm ülkede sela okutanlar ülkeyi koca bir cenaze evine çevirdiler. Diyanet “evlat edinilen depremzede çocuklarla evlenilebilir” fetvasıyla sapıklığı özendiriyor. Bu din bezirgânlarına geçit vermeyeceğiz, laik bir ülkeyi kadınlar kuracak!Depremzede çocuklar tarikat yurtlarına yerleştirildi. Gaziantep'ten Sakarya'ya getirilen dokuz çocuk İsmailağa Cemaatinin kuran kursuna yatılı olarak verildi. Ülkenin Aile ve Sosyal Politikalar Bakan’ı ise sadece yalanlamakla ve bu konuyu gündeme getirenleri suçlamakla yetindi! Çocukları karanlığınıza teslim etmeyeceğiz!

Depremde yaşanan yıkım ve ölümler nasıl kader değilse kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet de kader değildir. Depremde gerekli tedbirleri almayan, depremde yıkılmayacak şehirleri kurmanın politikasını yürütmeyenler; kadın cinayetlerini ve şüpheli kadın ölümlerini durdurmak için de gerekli politikaları hayata geçirmeyenler, İstanbul Sözleşmesi’nden imza çekenlerdir.Kadın dayanışması yaşatır! Bizler biliyoruz ki tarih direnen kadınların mücadeleleriyle yazılıyor. Bizi mahkum etmeye çalıştığınız bu enkazdan kadınların dayanışmasıyla özgür ve eşit bir dünya kurarak kurtulacağız!”

Balıkçı barınakları dev dalgaların esiri oldu Balıkçı barınakları dev dalgaların esiri oldu

6336f885-b653-4dc0-bb67-6c86cfe0c229

Editör: Haber Masası