Bugün 1 Mayıs… İşçinin, emekçinin bayramı, dayanışma ve mücadele günü…

Bakmayın isminin bayram diye nitelendirilmesine, mücadele günü diye pekiştirilmesine günümüz sömürüsünde bunlar pek mümkün değil. Türkiye’de 16 milyonun üzerinde işçi var. Tabi bunlar sosyal güvenceleri olan resmi rakamlar. Bir de sosyal güvencesi olmadan günü kurtarmak adına geleceğini satmak zorunda kalan işçilerimiz var.

***

Emek günü… Her birimiz üç kuruş karşısında en değerli vaktimizi, kimimiz zihnimizi kullanarak kimimiz bedenimizi kullanarak satıyoruz. Kapitalist düzenin bir parçasıyız aslında. Karşılığını maddi manevi aldıktan sonra bunda sakınca gören birisi değilim açıkçası. Çalışmak, kazandığın paraya alın teri akıtmak benim inandığım dinin de vazgeçilmez kuralıdır. Ama şu da var ki inandığım din “işçinin alın teri kurumadan karşılığını verin” diye de emir veriyor. Bedenini evine bir dilim helal ekmek götürebilmek için yoran işçilerin haklarını günümüzde kaç işveren anında veriyor tartışılır. Sigorta yaptırmayanların bile sayısı oldukça fazla. Artan maliyetleri bahane edip ya maaştan ya da sosyal haklardan mahrum ediyorlar.

Bu noktada tabi ki sendikalar devreye giriyor. Ülkemizde sendikal duruma bakacak olursak “evet bu sendika işçinin hakkına sahip çıkıyor” diyebileceğim sendika kelimesinin anlamını dolduran bir yapılaşma maalesef göremiyorum. Bazı sendikalar hükümet gölgesinde kalırken bazı sendikaların da sadece hükümet karşıtı hareketinden daha iyi yaptığı bir iş olmaması maalesef üzücü. Her yıl Aralık ayında hükümet ile masaya oturup üç beş kuruş ne koparsak kârdır diyen sendikalarımızı bir de 1 Mayıs’ta hatırlıyoruz. Geriye kalan 363 gün bu sendikaların adını dahi hatırlamıyoruz. Bunu 16 milyonun üzerinde olan işçi sayısının sadece 2 milyonunun sendikalı olmasından da anlayabiliriz. Tabi burada işçilerin, haklarını gerçekten savunduğunu düşündüğü bir sendikaya üye olarak sayısal destekte bulunması da önemli. Sadece sendikaların yetersiz olduğunu ile sürerek tek taraflı eleştiri doğru olmaz…

İşçinin hakkı geçmişte de verilmemiş, günümüzde de verilmiyor, gelecekte de verileceğini düşünmüyorum. Ama bugün 1 Mayıs… Çıkalım meydanlara barış ve kardeşlik içerisinde Cem Karaca’nın İşçisin İşçi Kal şarkısını söyleyelim. Bugün 1 Mayıs… Beyaz yakalıların tatil yaptığı emekçinin yine çalıştığı kutsal gün… 2 milyonun üzerinde çocuk işçinin olduğu güzel ülkemde geleceğe umutla bakmam mümkün olmasa da bugün 1 Mayıs işte…

Bu arada şunu da ifade etmeden geçemeyeceğim, işçi, emekçi olarak çalıştığım mensubu olmaktan gurur duyduğum; gece, gündüz demeden bayramda seyranda tatil yapmadan vatandaşa doğru ve objektif haberi iletmek için büyük gayret sarf eden basın mensubu meslektaşlarımın gününü kutluyorum…