SOL Parti Artvin İl Yönetimi, iktidarın nafaka düzenlemesi hakkında açıklama yaptı. İktidarın “süresiz” nafakanın sınırlandırılmasına ilişkin bir düzenleme sunacağına dair duyumlar neticesinde SOL Parti İl Yönetimi yazılı açıklama düzenledi.
SOL Parti İl Yönetiminden yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“AKP-MHP iktidarı, yaklaşık 3 yıldır kadınların nafaka hakkını sınırlandırmaya yönelik yasa tasarılarını meclise getirmeye çalışıyor. 2019’da 2. Yargı Paketi ile meclise sunulması beklenen nafaka düzenlemesi, kadınların yoğun tepkileri üzerine rafa kaldırılmıştı. Ancak bugün çeşitli haber sitelerine yansıyan bilgilere göre iktidar yeniden nafaka hakkını sınırlandıran, aile arabuluculuğu gibi kabul edilemez düzenlemelerin de içinde olduğu bir yasa tasarısını meclise sunmak için hazırlanıyor.
Meclise Ocak ayında sunulması beklenen yasa tasarısında “süresiz” nafakanın sınırlandırılmasına ilişkin bir düzenlemenin bulunacağı söyleniyor. Buna göre; ya nafaka yükümlüsünün evlilik süresi kadar nafaka ödemesi, sürenin sonunda devletin nafaka ödemeye devam etmesi ya da evlilik süresinin yarısı kadar süre nafaka ödenmesi şeklinde bir düzenleme öngörülüyor. Her iki seçenek de nafaka hakkının süresiz olduğu iddiasına dayanmaktadır. Oysaki konunun gündeme geldiği ilk günden itibaren kadın örgütlerince defalarca dile getirildiği gibi nafaka hakkına ilişkin kamuoyunda konuşulan ve iktidarın da ifade ettiği bilgiler yanıltıcıdır. Yoksulluk nafakası belirli koşullarda, boşanmada kusurlu olan tarafın diğer tarafa ödediği ve evlenme, bir işe girme gibi durumlarda kaldırılabilen bir haktır. Yasada yer alan düzenlemeye göre yoksulluk durumunun devam etmesi nafakanın da devamı için bir şarttır. Dolayısıyla mevcut düzenlemede nafakanın süresiz olduğundan bahsetmek mümkün değildir. Nafakanın devlete yükletilmesi ise kusuru nedeniyle boşanmaya sebep olan aynı zamanda maddi durumu da iyi olan tarafın katlanması gereken yükümlülüğün, esasında kamunun sırtına yüklenmesi demektir.
Kanunda her ne kadar hem erkeğe hem de kadına nafaka hakkı tanınmış ise de Türkiye’de boşanmaların çok büyük bir çoğunluğu kadınların maruz kaldığı fiziksel şiddet, cinsel saldırı gibi nedenlerle gerçekleşiyor. Buna karşılık iktidar mensupları boşanmaların azalması gerektiğini vurgulamaktan, nafaka hakkının sınırlandırılmasının esas gerekçesinin bu olduğunu dile getirmekten çekinmiyorlar. Kadınlar nasıl şiddet görmek için evlenmiyorlarsa, nafaka almak için de boşanmıyorlar. “Nafaka mağduru” olduğunu söyleyenlerin safsataları da iktidarın nafakaya saldırısı da kadınlara “maruz kaldığın şiddetle yaşa” demekten başka bir anlam ifade etmiyor.
Kadınların birçoğu sanılanın aksine mahkemece kendisine hak olarak verilen nafakayı düzenli olarak alamıyor ve zaten geçinmesine yetecek tutarlarda olmayan nafakayı almak için de can atmıyor. Ancak kadınlar erkek egemen sistemin bir sonucu olarak hem evlilikte hem de sosyal hayatında hep ikincil insan muamelesi görüyor. Evlendiğinde çalışmaması ve evi derleyip toparlaması gereken, iş başvurularında bekar olma ve çocuk yapmama şartı koşulan, ekonomik krizde işten ilk çıkarılan hep kadınlar oluyor. Erkeklerle aynı işi yapan kadınlara onlar kadar ücret verilmiyor. Tüm bunlar inkâr edilemez gerçekler olarak karşımızda dururken, kadınların nafakasına saldırmak kadını istemediği bir evliliği sürdürmek ile yoksullaşmak arasında bir tercihe zorlamaktan başka bir anlama gelmiyor.”
Eda Başar Özkan

Ekim ayı değerlendirme toplantısı yapıldı Ekim ayı değerlendirme toplantısı yapıldı

Editör: Haber Merkezi