“Çocuğunun geleceğini düşünüyorsan öğretmenine sahip çıkacaksın”
Türk Eğitim-Sen Başkanı İsrafil Bayrak eğitim konusunda yaşanan olumsuzlukları değerlendirerek eksikler konusunda bilgi verdi.
Öğretmenlerin görevlerini her türlü zorluğa rağmen yerine getirdiklerini belirten Bayrak, öğretmlerin emeğinin maddi olarak karşılığı olmadığını vurgulayarak “Öğretmenler paradan çok onurunu, itibarını önemsiyor.” dedi.
Yeni açılan eğitim fakülteleriyle birlikte atama bekleyen öğretmen sayısının artacağına dikkat çeken İsrafil Bayrak, Milli Eğitim Bakanlığının yetersiz atama yaptığını aktararak, “Biz Türk Eğitim-Sen olarak her yıl 81 il valiliğine yazı yazıyoruz. Diyoruz ki öğretmen ihtiyacı var mı, varsa ne kadar, bunu nasıl karşılıyorsunuz diye. Bizim valiliklerden edindiğimiz bilgiler ışığında MEB'in 109 bin öğretmene ihtiyacı olduğunu ifade etti. Ancak bizim yaptığımız araştırmalar ışığında da öğretmen ihtiyacının 145 bin dolaylarında olduğunu buna mukabil 69 bin ücretli öğretmenle bu açığı kapatmaya çalıştılar. Öte yandan bu kadar açığa rağmen bakanlık her yıl 20 bin öğretmen atayarak bu açığı kapatmaya çalışıyor. Bir taraftan 109 bin öğretmene ihtiyacımız var diyeceksiniz diğer taraftan 20 bin öğretmen alacaksınız. Bu yaklaşık 90 bin öğretmen açığı demektir. Yıllardır ücretli öğretmenlik sorun haline gelmiştir. Ücretli öğretmen arkadaşlarımızda bizler gibi eğitim fakültesi mezunu arkadaşlarımız atanmayı bekliyorlar ancak devletimizin bu noktada istihdam sorunu yaşadığı için yaz tatilinde ve sömestr tatilinde çalıştırmayarak ekonomik anlamda kısıtlamaya mı gidiyor anlayabilmiş değiliz. Öte taraftan her geçen yıl illerimizde üniversiteler açılıyor eğitim fakülteleri açılıyor dolayısıyla 450 bin olan bugünkü atama bekleyen öğretmen arkadaş sayımız git gide artacak” şeklinde konuştu.
“Eğitim Kurumlarımızı Titizlikle Yarınlara Taşımamız Lazım”
“Eğitimde tasarruf olmaz çünkü eğitim bir ülkenin inşa edildiği mimari yapıdır” diyen Bayrak, temizlik elemanlarının da yeterli sayıda olmadığını aktararak, “Velilerimiz öğretmenlerimiz öğrencilerimiz içinde bulunduğumuz salgın nedeniyle hijyen anlamda hassasiyetleri var. Bunlar devletimiz tarafından bir an evvel karşılanması gerekiyor ki velilerimiz çocuklarını gönül rahatlığıyla okullara gönderebilsinler. Her ne kadar yönetici arkadaşlarımızın bu konuda üstün gayretleri olsa da temizlik malzemesi konusunda yeterli olmuyor ancak imkânlar ölçüsünde karşılanmaya çalışılıyor. Öte yandan temizlik personeli arkadaşlarımızın da eksikliğini hissediyoruz. Geçmiş yıllarda örneğin bir okulda 10 temizlik elemanı çalışıyorsa bu sayı bugün 7 civarı azaltılmıştır. Temizlik elemanı olmayan okul yok ama bu sayı yetersiz. O yüzden eğitimde tasarruf olmaz çünkü eğitim bir ülkenin inşa edildiği mimari yapıdır bir anlamda da. Eğitimi inşa etmek adına eğitim kurumlarımızı titizlikle yarınlara taşımamız lazım. Bu konuda devletimizin biraz daha sorumluluk alması gerektiğini düşünüyoruz Türk Eğitim-Sen olarak. Bizlerde sizlerin vasıtasıyla devletimize mesajımızı iletmiş olalım. Eğitim kurumlarımızın temizlik çalışanı arkadaşlarımıza malum kış geliyor kalorifercimiz yok. Hala il olarak doğalgaz sistemine geçemediğimizi düşünürsek kalorifercisinden temizlik personeline ve güvenlik görevlisi arkadaşlara ihtiyacımız olduğunu yetkililere duyuralım. Birde ders kitapları konusu var devletimiz 2004 yılından beri ders kitaplarını öğrencilere ücretsiz bir şekilde temin ediyor ancak geçen 17 yıllık zaman zarfında istenilen düzeye ulaşılamadı. Hâlihazırda hem öğretmen kitaplarımızda hem de öğrencilerimizin bir kısım ders kitaplarının eksik olduğunu tamamlamada sıkıntı çektiğimizi ifade etmek istiyoruz. İçinde bulunduğumuz salgın sebebiyle psikolojik anlamda da sıkıntı veriyor” ifadelerini kullandı.
“Ek dersler kamuoyunda ödülmüş gibi değerlendiriliyor”
“Eğer bir öğretmene sahip çıkmıyorsa toplum çocuğuna da sahip çıkmıyor demektir “ diyen İsrafil Bayrak, “Öğretmenlerimiz yüz yüze eğitimde gösterdikleri performansın iki üç katını uzaktan eğitimde gösterdiler. Eğitimin içerisinde olmayan halkımız bunun farkında değiller. Öğretmen arkadaşlarımızın zorlandığına geçtiğimiz yıl şahit olduk çünkü farklı bir hazırlanma süreci istiyor. Ha ekonomik anlamda baktığımız zaman sağlıkçıları örnek verdiniz sağlıkçıların içinde bulunduğu yoğun tempo onların ek ödeme gibi bir iyileştirme gündeme geldi. Eğitim çalışanları öteden beri o manada mağdur kesimiz ancak toplumca bilinen bir algı var öğretmen bir maaş alıyor birde ek ders. Bu ek dersler kamuoyunda ödülmüş gibi değerlendiriliyor. Aslında çalıştığımız işin karşılığını alıyoruz bu bir ödül değildir. Ek ders ücretleri de 1 saat karşılığı 20 liradır yani bunun karşılığı herhâlde 20 lira ile ölçülemez. Dolayısıyla öğretmen arkadaşlarımızın emeğinin maddi olarak karşılığı olduğunu düşünmüyorum. Ha şu var biz devletimizden itibar olarak öğretmenlere hak ettiği değeri verildiğini görebilsek… Eminim çoğu öğretmenim bizim gibi düşünüyordur. Bu mesleğin parayla karşılığı olamaz. Öğretmenler paradan çok onurunu itibarını önemsiyor. Türk Eğitim-Sen olarak öğretmenin itibarı MEB'in itibarıdır. Bu manada öğretmenine sahip çıkmaya davet ediyoruz. Geçtiğimiz yıl bir ilimizde kadın öğretmen arkadaşımız eğitim vermek için geçiyor bilgisayarın karşısına ders anlatırken çocuğu balkondan düşüyor. Bununla ilgili sadece taziye dilemek yetmiyor onun yaşadığı tramvayı anlamak zor. Diğer taraftan sosyal medyadan eleştiriler yağdı. Öğretmeni şamar oğlana çevirdiler öğretmenin o sınıftaki vizyonunu düşünün nereden nereye düştü. Eskiden bir köyü kalkındıran vizyon olan öğretmen günümüzde maalesef el birliğiyle yok edildi umarım öğretmenlik tekrar hak ettiği saygınlık seviyesine ulaşır. Siz basın mensuplarından da özellikle istirham ediyoruz öğretmenimize sahip çıkalım. Öğretmen hak ettiği saygıyı gördüğü ortamda eğitimin şaha kalkması engellenemez eğitim bu şekilde yarınlara taşınır. Öğretmenler de bir mimardır çocukları inşa ederler. İşleye işleye büyütüyor ortaya bir sanat eseri çıkarıyor. Bunlar öğretmenlerin paha biçilemez eserleridir. Bu vesileyle 5 Ekim Dünya Öğretmenler Gününde Tüm öğretmenlerimizin gününü kutluyorum. Bir hususu daha hatırlatmadan geçemeyeceğim Ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk bundan yüzyıl önce bir neslin geleceğinin öğretmenler eliyle olacağını söylemişti. Umarım hepimiz içinde yaşamaktan gurur duyacağımız Türkiye Cumhuriyeti, okullarına gitmekten zevk alacağımız bir eğitim yuvası olacak günleri de görmek istiyoruz.”
HATİCE DİLER
