Yeşil Artvin Derneği toplantı salonunda gerçekleşen panelde konuşan Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu, Artvin’in maden alanlarına dikkat çekerek, “Biz önce 350 alan var zannediyorduk 525 belki 550 alan olacağını öğrendik bunun artacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Artvin'in 741 bin hektarlık alanı var bunun yüzde 71'i madene ruhsatlı. Bu ormanlarımızın yüzde 54' ü madene ruhsatlı. Korunan alanların yarıdan fazlası madene ruhsatlı. İlçelerimizin bazılarının yüzde 92'si bazılarının yüzde 80'i madenlere ruhsatlı bazılarının yüzde 49'u ile 51 maddeler ruhsatlı bu hiçbir şekilde kabul edilebilir değildir.” dedi.

oğuz kurdoğlu (4)

Artvin’in madenlere teslim edilmesinin sosyal ve ekolojik açıdan yanlış olduğuna değinen Kurdoğlu, “Dünya genelinde yaşanan çevre felaketleri hep altın ve bakır maden aramaları sonrası olmuştur. Asit maden drenajı kullanılıyor bunun geri dönüşü yoktur. Yapılan araştırmalara göre de; altın madeni en yüksek kazançla satılsa bile altın çıkarılan alanları eskiye döndürecek yeterlilikte değildir.
Maden şirketi tamamen doğruyu söylemiş olsa bile yüzde 3,25'leri geçmiyor kalan sizin yurt dışındaki bağlantılı olduğunuz şirketlere gidiyor. Siyanürden bahsediliyor ama bir tek mesele siyanür değil ağır metal açığa çıkma işi yüzyıllar boyu süren sürecin fotoğrafını ortaya koyuyor. Altın madenciliği, bakır madenciliği sürdürülebilir değildir. Kârı da kamuya kalacak olan madencilik şirketlerinden bahsetmiyoruz tamamı özelleşen ama çevresel yükün ve perişan bölgenin tamamen kamulaştırıldığı bir alandan bahsediyoruz.” diye konuştu.

oğuz kurdoğlu (2)

‘Yalancı Aranıyor’ Sahnelerde Buluşmaya Hazırlanıyor. ‘Yalancı Aranıyor’ Sahnelerde Buluşmaya Hazırlanıyor.

Maden çıkarımının tarım alanlarına verdiği zarardan bahseden Kurdoğlu, “Bu şirketler birçok yerde yüz binlerce hektar alanı yok ettiler, Artvin de bunlardan biri olmak durumunda kalacak. Artvin'in 490 bin hektar alanı madencilikte yok olacak. Peki madencilik yapılmasın mı? O yüzden doğal kaynak yönetiminden bahsediyoruz gerçek doğal kaynak yönetimi belli bölgeleri ayırır çevresel etkileri en minimum olan ama kamusal yararı maksimum olan yerlerde izin verir. Tarım alanlarının olmadığı, insanların olmadığı, yaşamın geleceği açısından tarım alanına yönelmeyecek alanlarının olmadığı yerler için geçerli olabilir. Aksi taktirde bu madenler Artvin'de yaşamın sonu olacak. Hiçbir ülke kendi memleketine bunu yapmaz.” ifadelerini kullandı.

Artvin’in coğrafi özellikleri gereği doğasının korunması gerektiğine vurgu yapan Kurdoğlu, “Eğer bu yer Artvin gibi dünyanın incisi bir yerse, Artvin gibi dünyanın 2bin 730 bitki ile en çok bitkisi olduğu bir yerse, Artvin gibi kuzey yarım kürede yırtıcı kuş göçünün en yoğun yaşandığı yerse, Artvin gibi yaklaşık 200 başka kuş türüne sahip bir yerse; Artvin her şeyiyle çok özel korunması gereken, çok özel planlanması gereken ve çok özel yönetilmesi gereken bir il haline geliyor. Dolayısıyla biz her durumda doğal kaynaklarımızı korumak zorundayız. Bilin ki doğal kaynaklarımızı korumak demek yaşamsal olan suyu korumak demek, tarımı korumak demek, ormanı korumak demek dolayısıyla buradaki bütün yaşam fonksiyonlarını ve insanı korumak demek. Hepimiz bu ülkenin iyiliğini varlığını düşünüyorsak bu ülkenin varlığı için doğal kaynaklarımızı korumak zorundayız.” şeklinde konuştu.

Emine OCAKÇI

Editör: Editör Masası