Müdür-Müdür Yardımcıları Kurul Toplantısı gerçekleştirildi Müdür-Müdür Yardımcıları Kurul Toplantısı gerçekleştirildi
Hakan Yavuz, Dünya Jeoçeşitlilik Günü dolayısıyla açıklama yayımladı Cansız doğanın gezegendeki tüm canlıların refahı için önemi konusunda toplum genelinde farkındalık yaratmak amacıyla 6 Ekim Dünya Jeoçeşitlilik Günü olarak kutlanıyor. TMMOB İl Temsilcisi Hakan Yavuz Dünya Jeoçeşitlilik Günü'ne ilişkin olarak yazılı basın açıklaması yayınladı.Yavuz, Ülkemizin zengin bir jeoçeşitliliğe sahip olmasına rağmen son yıllarda yapılan çalışmalar dolayısıyla jeoçeşitliliğin sunduğu varlıkların yok edilmeye devam ettiğini belirtti. Hakan Yavuz açıklamasında “UNESCO Genel Konferansı 2021 yılında 6 Ekim gününü Uluslararası Jeoçeşitlilik Günü olarak dünya çapında bir kutlama günü olarak belirlemiştir. Biyoçeşitliliğin sessiz ortağı olarak nitelendirilen Jeoçeşitlilik, yeni nesillere dünya tarihi, dünya kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı ve yarının zorluklarının üstesinden gelmek için gerekli bilimi öğreten doğal bir laboratuvar ve ders kitabı görevi gören 4,6 milyar yıllık dünya gezegeninin sessiz tanıkları ve bir daha yerine konulması imkânsız olan jeolojik varlıklarıdır. İnsan refahı da Jeoçeşitliliğin sunduğu kaynakların çeşitliliğine dayanmaktadır. İnsan evriminin ilk yıllarından beri kullanılmışlardır ve modern insanlığın ekonomik ve sosyal gelişiminde önemli bir rol oynarlar. Jeoçeşitlilik, toplulukların temelidir ve insanlığın doğa ile olan ilişkisinin ayrılmaz bir parçasıdır. Jeoçeşitlilik insanlığa, yaşamını sürdürebilmesi için mekân oluşturmakta ve başta besin zincirinin temel halkası olan toprak olmak üzere zengin doğal kaynaklar sunmaktadır. Jeoçeşitliliğin sunduğu kaynakların akılcı kullanımı zenginlik, istihdam, refah içinde bir sosyal ve doğal çevre ve barış yaratır. Ülkemiz zengin bir jeoçeşitliliğe sahip olmasına rağmen son yıllarda; Gümüşhane’deki Dipsiz Göl’ün define arayıcıları tarafından yok edilmesi, Munzur Vadisi Milli Parkı ve vadi havzasının sömürge madenciliği ile tehdit edilmesi, Erzurum-Narman’da Jeopark niteliğindeki alanda betonarme bina yapılması, Erzurum-Tortum Şelalesi’nde peyzaj düzenlemesi adı altında doğal çevrenin tahrip edilmesi, Mersin Cennet-Cehennem Obruğu içine asansör yapılması, Birinci derece sit alanı olan ve 1985 yılından beri UNESCO Dünya Kültür mirası listesinde talana açılması, alan içerisinde milyonlarca yılda oluşmuş olan peri bacalarını, tarihi yapıları tehdit eden yol yapımı, Konya-Hadim-Çifteler Yerköprü Şelalesi’nin üzeri ve çevresinde yapılan peyzaj ve çevre düzenlemesi ile bazı tesis inşaatlarıyla tahrip edilmesi, Ülkemizin UNESCO’ya kayıtlı tek jeoparkı olan Manisa Kula-Salihli Jeoparkı içine HES inşaatının yapılmaya başlanması, Antalya-Kepez’de yer alan Düden Çayı ve Düden Şelale’sinin kirletilerek tüketilmesi, Marmara Denizi etrafında yapılan endüstriyel yapılar, tersaneler ve kentleşe sonucu ortaya çıkan kirletilmiş suların boşaltılması sonucunda musilajla yok olmaya karşı karşıya kalması, Derelerimiz ve vadilerimizin, üzerlerine inşa edilen HES‘lerle yok edilmesi, Ergene, Menderes, Gediz gibi nehirlerimizin kirletilerek tüketilmesi, Assos Antik Limanı gerisindeki yamaçta “kaya ıslahı” gerekçesiyle yapılan ve milyonlarca yıllık bir süreçte oluşan morfoloji ve bitki dokusunu yok eden vandallık, gibi her gün bir başka kentimizde jeoçeşitliliğin sunduğu varlıklarımız yok edilmeye devam ediyor. Doğa ve yaşam alanlarımızın geri dönüşü mümkün olmayacak düzeyde yıkıma uğratılmasına neden olan rant ve yağma projeleri ile çeşitli uygulamalara bir an önce son verilmelidir. Yıkımın hukuksal dayanağını oluşturma adına hazırlanan yasa ve yönetmelik değişiklikleri geri alınmalıdır.” ifadelerini kullandı. Sedat Başar

Editör: Haber Merkezi