Bereket ayı Ramazanın, yaşanan afetlerin acısına merhem olması temennisinde bulunan Bahar Canset Dündar, bu ayı güzel değerlendirmek gerektiğini belirtti.

Dündar “Ramazan, on bir ayın sultanıdır. Ramazan öncelikle oruç ayıdır. Oruç, yemek-içmekten ve Allah’ın koyduğu tüm yasaklardan uzak durmaktır. Çünkü  “Yalanı ve yalanla iş yapmayı terk etmeyen kişinin yemeyi içmeyi bırakmasına Allah’ın ihtiyacı yoktur.”dedi.

Sadaka, zekat, infak ve dayanışmadan bahseden Bahar Canset Dündar, bu ibadetleri yerine getirmenin adabı hakkında bilgi verdiği açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Orucumuza ilaveten Ramazan bereket ayıdır, kardeşlik ayıdır, dayanışma ayıdır, iyilik ayıdır. Yüce Kitabımızın iyiliği tarif ettiği ayet-i kerime, sırasıyla iman, infak, ibadet ve ahlak unsurlarını içermektedir (Bakınız: el-Bakara 2/177). Yine Kur’ân-ı Kerim, müminlerin iyilik ve takva hususunda yardımlaşmalarını teşvik etmektedir. Ve Sevgili Peygamberimizin (s.a.s.) ifadesiyle “İyilik, gönlünü huzura kavuşturan ve içine sinen şeydir.” Yaşadığımız bu zor dönemde içimize sinen ve bize bir nebze olsun huzur verecek olan şey ise, kardeşlerimizin sıkıntılarını gidermek için çalışmak ve elimizdekini ihtiyaç sahibi kardeşlerimizle paylaşmaktır. Fıtratımızın ve İslam ahlakının gereği de budur zaten.  Rasulullah (s.a.s.): “Bir müminin dünya sıkıntılarından bir sıkıntısını giderenin, Allâh kıyamet günündeki sıkıntılarından bir sıkıntısını giderir; darlıkta olana kolaylık gösterene, dünyada ve âhirette kolaylık sağlar; bir Müslüman’ın ayıbını örtenin, dünyada ve âhirette kusurlarını örter;  kul kardeşinin yardımında olduğu sürece, Allâh da ona yardım eder.” buyurarak, müminin bu durumlarda takınması gereken tavra işaret etmektedir.

Paylaşmak deyince aklımıza sadaka ve infak kavramları gelmektedir. Sıdk kökünden türemiş olan sadaka, doğruluğumuzun ve Rabbimize karşı sadakatimizin bir yansımasıdır. İnfak ise Allah’ın bize verdiği rızıklardan yapacağımız harcamadır. İnfak bir iyilik olmanın yansıra aslî görevlerimizdendir. Çünkü Kurân-ı Kerim’de hiçbir alışverişin, hiçbir dostluğun ve hiçbir şefaatin olmadığı kıyamet günü gelmeden önce, Rabbimizin bize rızık olarak verdiklerinden onun yolunda harcamamız emredilmektedir (Bakınız: el-Bakara 2/254).

Burada sadaka, zekat, infak ve dayanışmadan bahsederken elbette bu ibadetleri yerine getirmenin adabına değinmek elzemdir. Bu hususları özetle şöyle sıralayabiliriz:

*Her ibadet elbette Allah rızası için yapılmalıdır. Dolayısıyla yaptığımız harcamalarda Allah’ın rızasını gözetmek, riyadan kaçınmak ve verdiğini başa kakmamak gerekir. Aksi halde yaptığımız harcamanın Allah katında bir değeri olmayacaktır. Zira ayet-i kerimede “Ey iman edenler! Allah’a ve ahiret gününe inanmadığı hâlde insanlara gösteriş olsun diye malını harcayan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle boşa çıkarmayın.” (el-Bakara 2/264) buyrulmuştur.

*Allah yolunda harcama yapan kişi, malının eksilmesinden endişe etmemeli; kazandıklarının iyisinden, seve seve ve eli titremeden vermelidir. Çünkü Kur’an-ı Kerim, infak edilen malın artacağını beyan etmektedir: “Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yedi başak bitiren ve her başakta yüz tane bulunan bir tohum gibidir. Allah, dilediğine kat kat verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.” (el-Bakara 2/261).

*Harcarken itidalli olmak da İslam ahlakından bir parçadır ve müminlerin özelliğidir. Konuyla ilgili ayette şöyle buyrulmuştur: “Onlar, harcadıklarında ne israf ne de cimrilik edenlerdir. Onların harcamaları, bu ikisi arası dengeli bir harcamadır.” (Bakınız: el-Furkân 25/67).

İnfak/sadaka babından olmak üzere, bir oruçluyu iftar ettirmenin sevabına da değinelim. “Kim bir Müslüman kardeşine iftar vakti yemek yedirirse, onun sevabı kadar da kendisine sevap yazılır. Yemek yedirdiği kimselerin sevabından da hiçbir şey eksilmez.” hadis-i şerifi, oruçluya iftar veren mümin için bir müjdedir. Fakat bu müjdeye nail olmak için çeşit çeşit yemeklerin ve tatlıların bulunduğu sofralar şart değildir. Hatta iftar sofralarında israftan kaçınmamız yerinde olacaktır.

“Artvin’in Geleceği Doğa Turizmi” “Artvin’in Geleceği Doğa Turizmi”

İçinde bulunduğumuz Ramazan ayı vesilesiyle, bu ayda ödememiz gereken fitre ve fidyelerimizi ihtiyaç sahibi afetzede kardeşlerimize ulaştırabileceğimizi de hatırlatmış olalım.

Sabrederek, dayanışma içinde birbirimize destek olarak bu zor zamanları atlatmayı ümit ediyoruz. Ramazan ikliminin bereketiyle infak, sadaka, fitre ve fidyelerimizin ihtiyaç sahiplerine derman olmasını diliyoruz.”

Aycan Koç

Editör: Editör Masası