Değerli Dostlar;

Dünyamız yaşam sunan belki de tek gezegendir. İnsanoğlu diğer gezegenleri araştırıyor ki yaşam belirtisi var mı diye, şu ana kadar yok! NASA’nın uçuk palavraları bile kesin var diyemiyor! Varsa da bize ne? Oraya mı taşınacağız, oraların da mı içine edeceğiz?

Biz, dünyamıza sahip çıkmak, gözümüz gibi korumak zorundayız. Yani dünyanın kıymetini bilmek zorundayız!

Ancak ne yazık ki tam tersi, dünyayı hoyratça kullanıyor, kirletiyor, yok ediyoruz.

Dünya; yaklaşık 8 milyar insana, sayısız hayvanlara, bir kaç  doğal ormana ve ekosisteme sahip. Bu yapıya zarar verebilen tek canlı insanoğludur.  Öldürmede, yakmada, yıkmada, kirletmede uzak ara öndedir. Eline hiç bir canlı türü  su dökemez!!!

Uzatmayayım, sadede geleyim.

Artvin Varyant yolunun 15. Kilometresinde Harhan yakınlarında yolun hemen altına, dünyaca ünlü Deriner Barajı’nın (!) yamacına boca edilen çöplük alanı artık kokusu, görüntüsü ve sürekli yanan çöp İle  gündemde. Bir çare bulun beyler! Böyle olmaz...!

Yanan çöpün dumanı oradaki ormana doğru gidiyor! Yola çok kötü bir duman ve iğrenç koku taşıyor.

Bu çöplük alanı AKP belediyeyi kazanınca orman bakanlığı tarafından tahsis edildi. Eğer o zaman belediyeyi CHP almış olsa İskebe aynı duman ve koku İle boğulmaya devam edecekti! O çöp sorununu öne sürerek belediyeyi alma nedenlerinden biri yaptılar.

Peki Orası vahşi çöp depolama için uygun muydu? Tabii ki değildi.

21 Şubat 2021 tarihinde Corona salgınında ölen Merhum Kadir Topbaş 2013 yılının son aylarında Artvin’e gelip Kocatepe için Artvin halkından oy istediğinde şöyle bir cümle kurmuştu;

“İskebe’nin altına dökülen çöpler, mahalle için olduğu kadar, Borçka baraj gölü için de çok büyük bir tehlikedir. O göl çöp suyu sızıntısı İle zehirleniyor.  Bir çay bardağının yarısı kadar çöp suyu bilmem be kadar alanı kirletmeye, zehirlemeye yeter!.” demişti.

Netice’de Kocatepe kazandı. Varyant’ta bir yer tahsis edildi.  Bu yer Deriner Barajı’nın yamacıydı. Yani Topbaş’ın sözlerine bakarsak bu kez Deriner Barajı’ndan başlatacağımız kirlenme ve zehirlenme, Borçka, Muratlı Baraj göllerini de kirletiyor demektir!

Değerli dostlar, vahşi depolama daha doğrusu doğaya hiç bir ayrıştırma yapmadan olduğu gibi çöp boca etmek esasında anayasal suçtur. Bunu 56. Maddeden biliyoruz.

Madde 56: “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.”

Bir başka yer belirleseniz de bu şekilde çöp atamazsınız. Bu açıkça anayasal suç!

Daha önce sahil ilçelerimizdeki çöplerden söz etmiştim. Arhavi Hopa, Kemalpaşa ilçelerinin çöpleri de benzer şekilde  uluslararası yolun kenarına dökülüyor, onlar da denizi kirletiyor!  Bu sorun Türkiye’nin, dünyanın sorunu! Ayrıca ekstra olarak biz dünyanın ağır metaller ve zehir içeren asbestli gemiler dahil) çöpünü ithal edip(!) geri dönüşüm adına ülkemizi üç kuruş için korkunç şekilde kirletmekteyiz.  Bir örnek vermek gerekirse;

İngiltere’den ithal edilen Adana'nın Çukurova ilçesindeki Rüzgarlı Tepe mevkiinde oluşan atıklar defalarca CİMER'e şikayet edilmiş. Mikro plastik atıklar ile ilgili konuşan çevreci örgütler, Türkiye'nin ithalat sınırının bulunmamasının ileride ortaya çıkacak büyük bir doğa tahribatına neden olacağını söylüyorlar.

Bunu çevreci insanların söylemesi mi gerekir. Bunun için bakanlık kurulmuş. Sonradan adına şehircilik de eklenen yetinilmeyip “İklim Değişikliği” de konan Çevre Bakanlığı var. Bu bakanlık tam olarak ne iş yapar?

Ya madencilerin, HES’çilerin ÇED başvurularının yüzde 98’i anında onaylanmış. Onaylanan bu ÇED’lerin yüzde 90’ı mahkemelik oluyor. Çevre ve Şehircilik İklim değişikliği Bakanlığı vatandaş İle mahkemede karşı karşıya gelip, HES’çi, madenci firmaların yanında yer alıyor! Dolayısı İle bu bakanlıktan hiç bir umudum yok! Eğer bu bakanlık devletin, doğanın, çevrenin halkın yanında olsa bunca sorun yaşanır mı?

Çevre bakanlığı Akbelen ormanlarının kesilmesine onay vermemiş olsaydı, yani o uydurma ÇED’e onay vermemiş olsaydı bugün o kesilen binlerce ağaç yaşıyor olacaktı!  O insanlar gaz, cop yemeyecekti! Askerimiz, jandarmamız, polisimiz koruması  gereken masum insanlara böylesine orantısız güç kullanmayacaktı!

“Şehircilik”ten sonra “İklim Değişikliği” de eklenen ÇEVRE Bakanlığı adeta vahşi yöntemlerle çalışan, tek derdi çok para kazanmak olan, kanun tanımaz sermayenin önünü açan noter gibi çalışıyor!

Türkiye’de her yaz döneminde on binlerce hektar orman yanıyor ya da yakılıyor!

Yanmaktan kurtulanlar katliam gibi kesiliyor! Cennet ülkemiz adeta cehenneme dönüştürülüyor! Her şey rant uğruna yapılıyor! Bu kadar da olmaz demek bile artık durumu izah edemiyor.

Akbelen’de orman kesilir, köylüler evladımı kestiniz diye göz yaşı döker!

Ege’de, Akdeniz’de ormanlar yanar, Artvin ormanları içinde çöpler yanar,

Yol kenarları çöp dağlarından işgal edilmiş!

Kokudan geçilmiyor

Murgul’da madenin atıkları

Borçka barajına ulaşır!

Cerattepe’nin şimdilik İçi oyulur, Oylum, Oylum...

Üstünde ormanları kesilir

Yaşlı, genç, fidan ne varsa dikili duran!

Çünkü ormanın parasını verdim diyor maden şirketi! Yakında yüzeye çıkacağım diyor!

 onun hazırlığıdır aslında bunca katliam!

Cerattepe’de  Akbelen’de Kozak Yaylası’nda, Kazdağları, Fatsa’da çeteler  halay çeker! Uzun atlama, bayrak kapma, beştaş oynar beşliler! Oynarken bile hile Yapar,yalan söyler, hak yer de yüzü kızarmaz!

Bu ülke için Kurtuluş Savaşı’nda 15’liler can verirken, bu 5’liler, ormanlarımızı, doğamızı, suyumuzu, yaşam alanlarımızı yani CANIMIZI alıyorlar!...