Ormanlar yine yanıyor! Yanmaktan kurtulanlar katlediliyor. Sanki Dünyanın en büyük orman düşmanları ülkemizde!

Akbelen’de ağaçlar, tüm Türkiye ormanları ağıtlarda,  ağlıyor...

Akbelen’de yaşam alanlarını korumak için 2 yıldır direnen yöre  insanına kendi evlatlarımızdan oluşan jandarma ve polis tarafından çok sert müdahale edildi. Emri verenler her zamanki gibi seçilene kadar farklı seçildikten sonra farklı olan  iktidardaki siyasiler!. Onlar halktan, doğadan çok rantçılardan yana

Tıpkı Cerattepe gibi, tıpkı İkizdere, Kozak Yaylası, Kazdağları gibi... Akbelen’de katlediliyor.

Akbelen Ormanı’na açılmak istenen maden sahasına karşı köylülerin direnişi üçüncü gününde sürüyor. Ağaçları korumak için kesim bölgesine giren köylülere jandarma ve polis müdahale etti. Bir kişi gözaltına alındı.

Muğla İkizköy’deki kömür maden sahasının genişletilmesi çalışmalarına karşı vatandaşların iki yıldır sürdürdükleri doğa nöbeti devam ediyor. Köylüler, ağaçlara sarılarak kesilmelerini önlemek istedi. Jandarma ağaçlara sarılan vatandaşlara müdahale etti. Avukat İsmail Hakkı Atal ve diğer çevreciler zor kullanılarak ağaçların yanından alınmak istendi.

Avukat Atal, bir ağaca sarılırken; “Anayasanın 169. maddesi, bize bu ormanı koruma görevi veriyor. Herkese emrediyor. Limak’a da emrediyor. Orman Genel Müdürü’ne de emrediyor. Orman Bakanı’na da emrediyor. Vali’ye de emrediyor. Kaymakama da emrediyor. Diyor ki, ‘Devlet ormanları hiçbir şekilde eksiltilemez.’ Burası bir devlet ormanıdır. Orman zarar görürde, yerine dikilir. Bunlar ormanı yok ediyor” dedi.

Eyleme gelen Zehra Nine ise "Onları Korumak için ormanı korumak için geldim" dedi.

Bir kadın, "Evlatlarımıza kıydınız yazıklar olsun. Nerede benim doğam, nerede benim evlatlarım? Yetişin arkadaşlar neredesiniz?" diyerek ağıt yaktı. Bir köylü kadının da jandarmaya "Sen kimin için buradasın. Bizim için buradasın oğlum. Biz çamlarımızı vermeyeceğiz” dedi.

*

Anayasanın 56. Maddesi hem bize, hem hükümete, hem de devlete ortak görev vermiş.

Madde 56 – “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.”

Bu durumda suçlu kim? Ağaçlara evladı gibi sarılarak gözyaşları içinde korumaya çalışan, yaşam alanlarını koruyan, yüzyıllardır orada yaşayan ZEHRA nine mi?halk mı? Yeşil yol için direnen Havva teyze mi?

Dünya, Doğa alarm veriyor.  Sıcaklıklar artıyor! Aşırı sıcaklık büyük  yangınlara da sebep oluyor! Ama emin olun ki orada da insan eli var. Kasıtlı olarak Orman içine atılmış bir kırık cam parçası ormanı yakmaya yetiyor! Kibrit çakmamıza gerek yok...!Görülmemiş kuraklıklar yaşanıyor. Mavi gezegen dünya grileşiyor, çölleşiyor. Daha çok ağaç dikmemiz gerekirken, var olan ormanlar yanıyor, yakılıyor, katlediliyor!. Ne uğruna? Rant.!

Bir ormanın gerçek anlamda orman olabilmesi için asırlara ihtiyacı vardır.  Ormanın size ihtiyacı yok. İnsan denen mahlukat, olmasanız daha iyi olurdu! Ama sizin yaşamınız ekosisteme bağlı. Sizde bu sistemin basit küçük bir parçasısınız, Sahibi, Tanrı’sı değil! Bu sistemin en önemli halkası olan ormanı yok ettiğinizde siz de yok olacaksınız!  Dünya sizin kötülüğünüzden yoruldu. S.O.S.  alarm veriyor. İmdat dileniyor Yok mu duyan!??