Hayatımızın belli zamanlarında dönüm noktaları yaşarız. Kimisi için iş bulmak kimisi için aşkı tatmak bazıları için ise farklı bir şehre gitmek. Her beden kendine ait bir düzen oluşturmaya çalışır ve evrim geçirir. Yürümek istediğiniz yolda düz yoldan ilerlemek mi yoksa acele yapılan işler ile işlerinizi zora sokmak mı istersiniz? Yaşadığınız ve yaş aldığınız süreçte kendinize neler kazandırdığınız çok önemli. Herkesin farklı hayalleri ve idealleri vardır. Tabii bu uğurda kırılmak, yorulmak kaçınılmaz bir olaydır. Öncelikle şunu sormak isterim ne olmak ve nerede olmak istiyorsunuz?

Kim olmaya karar verdiğiniz zaman ideallerinizin peşinden yürümek gerekir. Pes etmemeniz ve kendinize güveninizin olması lazım. Safi sözden ibaret değil bu söylediklerim gerçekten başarıya ulaşmak için okumak, görmek ve gezmek lazım. Gezmek deyince direkt aklınıza ekonomik sıkıntılar var oluyor ama üzgünüm ki bunlar sadece kendinize ürettiğiniz bahanelerdir. Evet dolar aldı başını gidiyor, yeri geliyor vize sıkıntısı yaşıyoruz ama; amacınız farklı ülkeler görmekse vizesiz veya en uyguna olanları tercih ederek bu yolda ilk adımınızı atmış olacaksınız. Gezmek, farklı ülkelerin kültürlerini hissetmek ve tanımak en güzel hissiyatlardan birisidir. Ne demiş İlber Ortaylı “ Evlenip mobilyacı dükkanı gezeceğinize, dünyayı gezin”. Herkesin hayalleri farklıdır kimisi hemen evlenmek kimisi kariyer sahibi olmak ister ama önemli olan ne istediğinize karar vermek.

Küçük ilçelerde yaşamanın hayallere kavuşulması açısından zorluk çıkardığını çoğu gençten duyuyoruz. Küçük ilçelerin dezavantajlarından çok avantajlarına da bakmak önemlidir. Borçka; dağlarla çevrili Çoruh Nehrinin bulunduğu yeşilin her tonunu barındırdığı küçük ilçelerden biri. Doğası ile turistleri cezbetse de yerli halk ilçede yaşamaktan bıkmış durumda. Bir şeyin sana ait olduğunu bilmek herhalde bu kadar çabuk soğutuyor insanı aynı durum yaşadığımız ilçe ile de bağlantılı. Memleket senin ama hep aynı yerde isen durumlar karışıyor. Bıkkınlık, ilçenin yetersizliği, hayallere ulaşman için gerekli olacak alanların olmaması küçük ilçelerin dezavantajlarından biridir. Ama gelin bir de şu tarafından bakalım; büyük şehirlerde her gün binlerce insanın dışarıya akın etmesi ama nüfusun az olduğu yerlerde sadece cumadan cumaya kalabalık olması. “Bunun neresi iyi” derseniz sakince oturup bu konuyu düşünmenizi isterim cümleyi kendi çıkarımlarınız ile avantajlarını ortaya koyacaksınız. Demem o ki yaşadığınız yeri güzelleştirmek orada mutlu olmak tamamen sizin elinizde o yüzden zorlukların üstesinden gelip yaşanabilir bir hayat kurmaya çalışın. Öncelik sizsiniz ve sizin istedikleriniz…

25 yaşına gelmiş bir gencin yaşadığı şehirden çıkıp farklı diyarlara adım atmaması da çok kötü. Sorarım size bu zamana kadar ne yaptınız? Hangi kültürü daha çok beğendin? Hangi şehri mükemmel buldun? O yüzden ilk başta da söylediğim gibi bahaneler üretmeden gezin, görün ve bilgi sahibi olun. Bu cümlemden sakın yanlış anlamayın “kendi yaşadığınız memleketi güzelleştirmek sizin elinizde” dedim biraz önce fakat bu farklı şehirleri gezip görmeyeceğiniz anlamına gelmiyor. 2023 yılı bitmeden ideallerinizden birkaçını gerçekleştirmenizi en azından çabalamanızı ve bu yolda ilk adımınızı atmanızı dilerim. Ne de olsa hayat kısa okuyucularım bazı şeylere geç kalmak istemeyiz.

Sevgili okuyucularım, temmuz ayına kendinize bir hedef koyun ve onu gerçekleştirmeye başlayın. Bu yazımı yazmamın sebebine gelecek olursak çevremde bahaneler üreten, adım atmaktan korkan bir sürü genç var belki bir nebze olsun okuyan kişilere motivasyon sağlamış olurum. Öncelikle ne olmak istediğinize karar verin sevgili okuyucularım sonrası çorap söküğü gibi ilerleyecektir.